The Godfather 2 {İnceleme}
1 sayfadaki 1 sayfası
The Godfather 2 {İnceleme}
The Godfather 2 İncelemesi
The Godfather hakkında söylenebilecek çok şey yok aslında, tabii filminden bahsediyorum burada. Dünya klasiği olmuş bir seri, Marlon Brando ve Al Pacino ikilisinin muhteşem filmi. Ancak EA bu filmin oyununu yaparak, The Godfather markasını bile lekeleyebildi. The Godfather Game beklentilerin altında, beğenilmeyen bir yapım oldu. EA Games’e bu başarısızlık yetmedi, üstüne bir tane daha ekledi; The Godfather 2, tanımlanamayacak kadar ilginç bir oyun(!).
The Godfather Game çıktığında çok heyecanlanmıştım, Mafia’dan sonra bu türde güzel bir oynamak için can atıyordum. Oyunu bilgisayarıma kurdum, daha sonra P4, 64Mb GeForce Mx440’lı sistemim çalıştıramadığı için oynayamadım. Üzülmüştüm o zamanlar ama sistemimi yeniledikten sonra oyunu oynama fırsatını yakaladığımda, üzülmenin yapılabilecek en gereksiz şey olduğunu anladım. Büyük beklentilerle karşıladığım oyun, beni sadece hayal kırıklığına uğratmıştı, pek çok oyun severe yaptığı gibi. İşte bu yüzden ikinci oyundan pek bir umudum yoktu, ‘EA olanca yenilik duyurusuna rağmen yine tadımlık oyundan öteye yapamaz’ diye düşünüyordum. Evet, aynen de düşündüğüm gibi oldu, hatta The Godfather 2’nin tadımlık olup olmadığı bile tartışılır…
Bunun bir oyun olduğunu unutmayalım, sanal alemde yaşanan olayları gerçek hayatla karıştırmayalım. Biz ‘Oyun Ekibi’ olarak ‘Bilinçli Oyunculuk’ tan yanayız. ‘Bilinçli Oyunculuk’ hareketini uygulamaya sokmak sizin elinizde. Unutmayın, oyunlarda öldürdüğünüz karakterler diğer turda geri dönebilir, ancak bir insanın canı alındığı zaman geride sadece sevenlerinin gözyaşları kalır…'
Patron Olmak da Varmış…
Oyuna girip profilinizi oluşturduktan sonra senaryo moduna giriyor ve ayrıntılı bir karakter oluşturma ekranıyla karşılaşıyoruz. İlk oyundan hatırlıyoruz bu bölümü, karakterimizin dış görünüşü detaylı bir şekilde ayarlayabiliyorduk. Burada da böyle bir bölüm var; ilk oyunda oldukça özenerek yapmıştım karakterimi ancak bu sefer hiç uğraşmadım, sadece ne var ne yok diye göz gezdirip girdim oyuna.
Hikayemiz Küba’da başlıyor, Dominic adlı kişi kontrol edeceğimiz karakter. Mafya ailelerinin toplantı yaptığı bir gece Küba’da devrimin gerçekleşmesi, tüm planları değiştirir ve apar topar New York’a kaçarız. Michael Carleone kendi ailemizi kurmamız için bize fırsat verir, artık patron olduğumuzu söyler. The Godfather 2’nin farklılığı işte burada ortaya çıkıyor, diğer oyunlarda biz sadece basit görevlerini yerine getiren basit bir eleman olmakla yetinirken, bu oyunda kendi adamlarımızı toplayıp stratejik kararlar alabiliyoruz. Oyunun belki de en önemli özelliği bu, ancak bu özelliği yeterli kalitede bir yapımla desteklemediğiniz sürece, istenilen verimi alamazsınız.
Ailenize katacak adamları seçerken dikkatli olmanız gerekir. Her adamın bir hikayesi ve bir özelliği var. Kimisi bomba işlerinde iyiyken, kimisi sağlık konusunda size yardım edebilecek kapasiteye sahip. Her mafyanın iş bitirici bir adamı da olmalı güçlü kuvvetli. Seçebileceğiniz adamların üstünde dolar işareti oluyor, o adamı ailenize dahil ettiğiniz zaman ise, size ait bir logo oluşuyor kafasının üstünde. İlk başta sadece bir kişiyi çetenize dahil edebiliyorsunuz, daha sonra oyunda ilerledikçe ailenizi genişletiyor ve hiyerarşik bir düzen oluşturuyorsunuz.
Peki biz neden adam topluyoruz, gösteriş olsun diye mi? Hayır, New York şehrinde düşman ailelere karşı başlatacağımız savaşta, adamlarımızın da yardımıyla gerekli mücadeleyi vermemiz gerekiyor. İşe düşman ailelerin haraç topladığı mekanlara çökerek başlıyoruz. Ne kadar çok mekana çökersek o kadar çok gelir elde ederiz. Bu mekanları korumak için de adam tutmamız gerekecek, bu da daha çok para demek. Nasıl siz bir mekana çökebiliyorsanız, düşmanlarınız da sizin mekanınıza çökebilirler. Bu nedenle bunları elde tutabilmeniz için korumalara önem vermeniz gerekecek. Hatta bazen korumalarınız saldırılar karşısında yetersiz kalacak ve siz kendi has adamlarınızı göndermek zorunda olacaksınız, veya bizzat kendiniz müdahale edeceksiniz.
Adamlarınızın kendi kafalarına göre hareket ediyorlar genelde ama siz bazen onları kontrol edebiliyorsunuz. Eğer onların bir yere ilerlemesini istiyorsanız ‘C’ tuşu baktığınız yere gönderirsiniz. Aracınızla kovalamaca esnasında siz arabayı sürerken, ‘spacebar’ ile adamlarınızın camdan çıkıp ateş etmelerini sağlayabilirsiniz. İhtiyaç duymadığınız zamanlarda ise onları evlerine yollayabilirsiniz.
Oyunu Kurallara Göre Oynamak
Genelde oyunlarda iyi adamları kontrol ederiz, mesela Mafia’da karakterimiz Tommy; mafyaya katıldığı halde içinde iyiliği hep barındırmış, kendisine kötülük yapmayanlara zarar vermemiştir, otel bölümünde vurmadığı kadını hatırlayalım. Fakat The Godfather 2’de işler değişiyor. Kendi ekmeğini kazanmaya çalışan esnaftan haraç toplamak belki size gaddarca geliyordur, ama ayakta kalmanız için biraz olsun kötü adam rolüne bürünmeniz gerekmekte.
Bir mekana çökerken dikkat etmeniz gereken hususlardan bahsedelim kısaca. Öncelikle ‘Tab’ tuşu ile ele geçirmek istediğiniz mekanda kaç koruma var öğrenin. ‘Tab’ tuşu ile karşınıza üç boyutlu şehir haritası çıkıyor ve buradan şehirde kim nereye sahip, kim nereye saldırıyor hepsini görebiliyorsunuz. Neyse devam edelim, düşman koruma sayısını öğrendikten sonra ona göre hazırlıklı gidin. Onları etkisiz hale getirdikten sonra dükkan sahibine odaklanın. Mekanın sahiplerinin üstlerinde oyunun logosu olan kukla tahtası bulunuyor. Bu adamların yanına gidip usulce onları korkutmanız gerekmekte. Sağ üstte bulunan kutucukta belli bir eşik var, bu korku eşiğini geçtiğiniz zaman, zavallı adam size haraç vermeyi kabul ediyor. Ancak dikkat edin, ikinci eşiği geçerseniz adam ya ölür, ya da size karşı koyar. Bu yüzden adamın damarına fazla basmayın, paranızı uslu uslu alın ve işinize bakın.
Mekanlara çökmekten yorulursanız, sizi bu zahmetten kurtaracak temiz işler de mevcut. Bu mekanları adamlarınızı kullanarak da kendi bünyenize katabilirsiniz. Ancak bunun için aile üyelerinizin yeteneklerinin yeterli seviyede olması gerekir. Onların yeteneklerini para ile geliştirebilirsiniz, ancak bu iş size biraz pahalıya patlayabilir. Eğer mekana çöküp bir de onu korumak ile uğraşmak istemiyorsanız, oraya adamınızı göndererek patlatmasını da isteyebilirsiniz. Bu sayede düşünmeniz gereken bir dükkan olmayacak.
Sadece dükkan sahibi olmak yetmiyor oyunda, zaten yetseydi mafya değil esnaf olurduk. Şehirde bazı insanların üstünde işaretler oluyor. Anahtar işareti olanlar sizi düşman ailelerinin kilit adamlarına götürecek bilgilere sahip. Rakip mafyaların kilit isimlerini ortadan kaldırarak onları zayıflatmanız gerekecek. Kafalarının üstünde para işareti olanlar ise, sizden yardım isteyen kişiler, tabii para verip yardım isteyen kişiler. Bu insanların dertlerine çözüm bulduğunuz zaman paranızı alıyorsunuz. Bunların yanında banka soymak gibi büyük suçların yanında araba çalmak gibi ufak işleri de görüyorsunuz.
Suç dünyasında adım adım tepeye ilerlerken polislerle karşı karşıya gelmemeniz düşünülemez. Bir yerde çatışmaya girdiğiniz zaman bir anda polis sirenlerini duyuverebilirsiniz. Sokakta bir araba çalarken görgü tanıkları yüzünden peşinize aynasızlar takılabilir. Böyle durumlarda görgü tanıklarını öldürebilir, para verebilir yada oradan derhal uzaklaşabilirsiniz ki, ben size bunu tavsiye ederim. Polislerin arama sistemi GTA 4’e benziyor. Harita üzerinde belli bir bölge oluyor ve buradan çıktığımız zaman onlardan kurtuluyoruz.
The Godfather 2’de ara videolar başarılı olmamış, oyunu macera filmi havasına sokamamış. Ben ara videoların oyunda olabildiğince etkin olmasını isterim. İşin bir diğer kötü yanı da karşımıza çıkan videoları ve diyalogları izlemek zorunda olmamız. Hiçbir şekilde bu kısımları atlayamıyoruz. Diyaloglar esnasında bazen cevapları biz seçiyoruz, ancak bunlar oyunun senaryosuna etki etmiyor. Sadece seçeceğiniz adamları işe alırken vereceğiniz cevaplar önemli.
Dominic’in suç hayatının son ve en acımasız kısmına gelelim. Punisher’ı oynayanlar bilir, birçok şekilde adam öldürebiliyorduk. Göze matkap sokma, testere ile boyun kesme ve bunun gibi yeterince iğrenç şeyler. Dominic, Punisher kadar olmasa da bazen oldukça cani olabiliyor. Bir düşmanınızı yaraladığınız zaman yere çömelirse ‘F’ tuşuna basıp onu acımasızca öldürebilirsiniz. Elinizde bir tabanca varsa, Dominic kurbanının kafasına sıkıyor, makineli tüfeğiniz varsa karakterimiz karşısındakinin ağzına onlarca mermi bırakıyor.
New York City
GTA 4, bu şehrin içinde yeni bir hayat sunmuştu bize. New York’un gerçek binaları, gerçek caddeleri, oyunda rastladığımız türden şeylerdi ve şehrin tasarımı çok iyiydi. Tasarımı iyi olan şehrin içi de boş değildi, kalabalık şehrin insanları kendi işlerine koşturuyor, telefonla konuşanı oluyor veya kahvesini yudumlayanlar göze çarpıyordu. Araç trafiği ise tıpkı gerçekteki gibi bazen canımızı sıkıyordu. Bu muhteşem şehrin yanında bir de The Godfather 2’nin New York’una bakıyorum da; şehirden ziyade bir kasaba denilebilir buraya.
Tamam, 50-60 yıl öncesinde nüfus az olabilir şehirde, trafik de şimdiki gibi olmaz ama biraz olsun özenerek yapılsaydı keşke. Her sokakta en az 4 tane aynı insana rastlıyoruz; aynı surat, aynı kıyafet, aynı vücut… 7 yıl öncesinin Mafia’sında bile böyle değildi. Ayrıca üç beş tane daha araba koysaydı yapımcılar sokaklara bu kadar boş kalmazdı. Güzel bir suç yapılanması hazırlamış olan yapımcıların şehre önem vermemesi, yeni mafya sistemimizin boş şehir içinde yok olmasına neden olmuş. GTA’nın şehrinden kötü olsa da Wheelman’e göre daha başarılı bir oyun The Godfather 2, en azından insanları ezebiliyorsunuz.
Farklı çeşitte insan sayısı az, trafikteki araç sayısı az ve şehirde bulunan insanların zekası oldukça düşük seviyede. Birinin aracına çarparsanız araçta bulunan kişinin verdiği tepkiyi anlamanız zor olabilir. Araçtan iniyor ve öylece duruyor, hatta bazen hiç tepki vermiyor arabasında bekliyor, bazen basıp gidiyor. Araba çalarken aracın sahibini tartaklama zahmetine girmiyor Dominic. Küfürlü bir şekilde arabadan çıkması için bağırıyor karşısındakine, sürücü de hemen çıkıyor arabadan. Polislerin de pek zeki oldukları söylenemez, polisler sizi kovalarken bir anda sağa veya sola döndüğünüzde bu hamlenizi görmüyorlar, görüş mesafeleri düşük anlaşılan. İşin ilginç yanı, bazen ne yaparsanız yapın peşinizden ayrılmıyorlar, dengesiz bir durum.
Şimdi de en büyük sürprizi sunuyorum sizlere; oyunun asıl yapay zekası. Düşmanlarınızın yetenekleri maalesef saymakla bitiyor. Aslında saymaya da gerek tek bir cümle sarf ediyorsunuz ve yapay zekayı tanımlamış oluyorsunuz. Rakip ailelerin adamları sadece saldırır, birbirlerinden bağımsız, konuşmadan, ortak hareket etmeksizin size saldırır. Başka da bir şey yapmazlar, eğer hemen önlerinde nesneler varsa siper alırlar ama 3-5 metre uzaklarında olan nesnelerin yanlarına gitmezler. Hepsi birer robot gibi programlandıkları şeye odaklanırlar. Bir de bu çok zeki arkadaşları öldürmeniz kolay değil. Ee, çok iyi saklanmıyorlar, ortak çalışmıyorlar, zeka seviyeleri malum, neden biz bunları rahat öldüremiyoruz? Her birinin derisinin altında 20cm kalınlığında zırh var da ondan. Düşmanınızın kafasına makinelinin mermilerini yağdırsanız da hemen ölmüyor, karnına bol bol kurşun doldursanız da hemen ölmüyor. Ama dürbünlü tüfek ve ‘magnum’ ile sıktığınız zaman bir kerede ölüyorlar. Siz de düşmanlarınız gibi ölümsüz sayılırsınız, birçok mermi size isabet etse de Dominic kolay kolay vermiyor canını. Zaten ‘dinlen iyileş’ sistemi bu oyunda da var, ölmeniz epey zor gözüküyor.
The Godfather hakkında söylenebilecek çok şey yok aslında, tabii filminden bahsediyorum burada. Dünya klasiği olmuş bir seri, Marlon Brando ve Al Pacino ikilisinin muhteşem filmi. Ancak EA bu filmin oyununu yaparak, The Godfather markasını bile lekeleyebildi. The Godfather Game beklentilerin altında, beğenilmeyen bir yapım oldu. EA Games’e bu başarısızlık yetmedi, üstüne bir tane daha ekledi; The Godfather 2, tanımlanamayacak kadar ilginç bir oyun(!).
The Godfather Game çıktığında çok heyecanlanmıştım, Mafia’dan sonra bu türde güzel bir oynamak için can atıyordum. Oyunu bilgisayarıma kurdum, daha sonra P4, 64Mb GeForce Mx440’lı sistemim çalıştıramadığı için oynayamadım. Üzülmüştüm o zamanlar ama sistemimi yeniledikten sonra oyunu oynama fırsatını yakaladığımda, üzülmenin yapılabilecek en gereksiz şey olduğunu anladım. Büyük beklentilerle karşıladığım oyun, beni sadece hayal kırıklığına uğratmıştı, pek çok oyun severe yaptığı gibi. İşte bu yüzden ikinci oyundan pek bir umudum yoktu, ‘EA olanca yenilik duyurusuna rağmen yine tadımlık oyundan öteye yapamaz’ diye düşünüyordum. Evet, aynen de düşündüğüm gibi oldu, hatta The Godfather 2’nin tadımlık olup olmadığı bile tartışılır…
Bunun bir oyun olduğunu unutmayalım, sanal alemde yaşanan olayları gerçek hayatla karıştırmayalım. Biz ‘Oyun Ekibi’ olarak ‘Bilinçli Oyunculuk’ tan yanayız. ‘Bilinçli Oyunculuk’ hareketini uygulamaya sokmak sizin elinizde. Unutmayın, oyunlarda öldürdüğünüz karakterler diğer turda geri dönebilir, ancak bir insanın canı alındığı zaman geride sadece sevenlerinin gözyaşları kalır…'
Patron Olmak da Varmış…
Oyuna girip profilinizi oluşturduktan sonra senaryo moduna giriyor ve ayrıntılı bir karakter oluşturma ekranıyla karşılaşıyoruz. İlk oyundan hatırlıyoruz bu bölümü, karakterimizin dış görünüşü detaylı bir şekilde ayarlayabiliyorduk. Burada da böyle bir bölüm var; ilk oyunda oldukça özenerek yapmıştım karakterimi ancak bu sefer hiç uğraşmadım, sadece ne var ne yok diye göz gezdirip girdim oyuna.
Hikayemiz Küba’da başlıyor, Dominic adlı kişi kontrol edeceğimiz karakter. Mafya ailelerinin toplantı yaptığı bir gece Küba’da devrimin gerçekleşmesi, tüm planları değiştirir ve apar topar New York’a kaçarız. Michael Carleone kendi ailemizi kurmamız için bize fırsat verir, artık patron olduğumuzu söyler. The Godfather 2’nin farklılığı işte burada ortaya çıkıyor, diğer oyunlarda biz sadece basit görevlerini yerine getiren basit bir eleman olmakla yetinirken, bu oyunda kendi adamlarımızı toplayıp stratejik kararlar alabiliyoruz. Oyunun belki de en önemli özelliği bu, ancak bu özelliği yeterli kalitede bir yapımla desteklemediğiniz sürece, istenilen verimi alamazsınız.
Ailenize katacak adamları seçerken dikkatli olmanız gerekir. Her adamın bir hikayesi ve bir özelliği var. Kimisi bomba işlerinde iyiyken, kimisi sağlık konusunda size yardım edebilecek kapasiteye sahip. Her mafyanın iş bitirici bir adamı da olmalı güçlü kuvvetli. Seçebileceğiniz adamların üstünde dolar işareti oluyor, o adamı ailenize dahil ettiğiniz zaman ise, size ait bir logo oluşuyor kafasının üstünde. İlk başta sadece bir kişiyi çetenize dahil edebiliyorsunuz, daha sonra oyunda ilerledikçe ailenizi genişletiyor ve hiyerarşik bir düzen oluşturuyorsunuz.
Peki biz neden adam topluyoruz, gösteriş olsun diye mi? Hayır, New York şehrinde düşman ailelere karşı başlatacağımız savaşta, adamlarımızın da yardımıyla gerekli mücadeleyi vermemiz gerekiyor. İşe düşman ailelerin haraç topladığı mekanlara çökerek başlıyoruz. Ne kadar çok mekana çökersek o kadar çok gelir elde ederiz. Bu mekanları korumak için de adam tutmamız gerekecek, bu da daha çok para demek. Nasıl siz bir mekana çökebiliyorsanız, düşmanlarınız da sizin mekanınıza çökebilirler. Bu nedenle bunları elde tutabilmeniz için korumalara önem vermeniz gerekecek. Hatta bazen korumalarınız saldırılar karşısında yetersiz kalacak ve siz kendi has adamlarınızı göndermek zorunda olacaksınız, veya bizzat kendiniz müdahale edeceksiniz.
Adamlarınızın kendi kafalarına göre hareket ediyorlar genelde ama siz bazen onları kontrol edebiliyorsunuz. Eğer onların bir yere ilerlemesini istiyorsanız ‘C’ tuşu baktığınız yere gönderirsiniz. Aracınızla kovalamaca esnasında siz arabayı sürerken, ‘spacebar’ ile adamlarınızın camdan çıkıp ateş etmelerini sağlayabilirsiniz. İhtiyaç duymadığınız zamanlarda ise onları evlerine yollayabilirsiniz.
Oyunu Kurallara Göre Oynamak
Genelde oyunlarda iyi adamları kontrol ederiz, mesela Mafia’da karakterimiz Tommy; mafyaya katıldığı halde içinde iyiliği hep barındırmış, kendisine kötülük yapmayanlara zarar vermemiştir, otel bölümünde vurmadığı kadını hatırlayalım. Fakat The Godfather 2’de işler değişiyor. Kendi ekmeğini kazanmaya çalışan esnaftan haraç toplamak belki size gaddarca geliyordur, ama ayakta kalmanız için biraz olsun kötü adam rolüne bürünmeniz gerekmekte.
Bir mekana çökerken dikkat etmeniz gereken hususlardan bahsedelim kısaca. Öncelikle ‘Tab’ tuşu ile ele geçirmek istediğiniz mekanda kaç koruma var öğrenin. ‘Tab’ tuşu ile karşınıza üç boyutlu şehir haritası çıkıyor ve buradan şehirde kim nereye sahip, kim nereye saldırıyor hepsini görebiliyorsunuz. Neyse devam edelim, düşman koruma sayısını öğrendikten sonra ona göre hazırlıklı gidin. Onları etkisiz hale getirdikten sonra dükkan sahibine odaklanın. Mekanın sahiplerinin üstlerinde oyunun logosu olan kukla tahtası bulunuyor. Bu adamların yanına gidip usulce onları korkutmanız gerekmekte. Sağ üstte bulunan kutucukta belli bir eşik var, bu korku eşiğini geçtiğiniz zaman, zavallı adam size haraç vermeyi kabul ediyor. Ancak dikkat edin, ikinci eşiği geçerseniz adam ya ölür, ya da size karşı koyar. Bu yüzden adamın damarına fazla basmayın, paranızı uslu uslu alın ve işinize bakın.
Mekanlara çökmekten yorulursanız, sizi bu zahmetten kurtaracak temiz işler de mevcut. Bu mekanları adamlarınızı kullanarak da kendi bünyenize katabilirsiniz. Ancak bunun için aile üyelerinizin yeteneklerinin yeterli seviyede olması gerekir. Onların yeteneklerini para ile geliştirebilirsiniz, ancak bu iş size biraz pahalıya patlayabilir. Eğer mekana çöküp bir de onu korumak ile uğraşmak istemiyorsanız, oraya adamınızı göndererek patlatmasını da isteyebilirsiniz. Bu sayede düşünmeniz gereken bir dükkan olmayacak.
Sadece dükkan sahibi olmak yetmiyor oyunda, zaten yetseydi mafya değil esnaf olurduk. Şehirde bazı insanların üstünde işaretler oluyor. Anahtar işareti olanlar sizi düşman ailelerinin kilit adamlarına götürecek bilgilere sahip. Rakip mafyaların kilit isimlerini ortadan kaldırarak onları zayıflatmanız gerekecek. Kafalarının üstünde para işareti olanlar ise, sizden yardım isteyen kişiler, tabii para verip yardım isteyen kişiler. Bu insanların dertlerine çözüm bulduğunuz zaman paranızı alıyorsunuz. Bunların yanında banka soymak gibi büyük suçların yanında araba çalmak gibi ufak işleri de görüyorsunuz.
Suç dünyasında adım adım tepeye ilerlerken polislerle karşı karşıya gelmemeniz düşünülemez. Bir yerde çatışmaya girdiğiniz zaman bir anda polis sirenlerini duyuverebilirsiniz. Sokakta bir araba çalarken görgü tanıkları yüzünden peşinize aynasızlar takılabilir. Böyle durumlarda görgü tanıklarını öldürebilir, para verebilir yada oradan derhal uzaklaşabilirsiniz ki, ben size bunu tavsiye ederim. Polislerin arama sistemi GTA 4’e benziyor. Harita üzerinde belli bir bölge oluyor ve buradan çıktığımız zaman onlardan kurtuluyoruz.
The Godfather 2’de ara videolar başarılı olmamış, oyunu macera filmi havasına sokamamış. Ben ara videoların oyunda olabildiğince etkin olmasını isterim. İşin bir diğer kötü yanı da karşımıza çıkan videoları ve diyalogları izlemek zorunda olmamız. Hiçbir şekilde bu kısımları atlayamıyoruz. Diyaloglar esnasında bazen cevapları biz seçiyoruz, ancak bunlar oyunun senaryosuna etki etmiyor. Sadece seçeceğiniz adamları işe alırken vereceğiniz cevaplar önemli.
Dominic’in suç hayatının son ve en acımasız kısmına gelelim. Punisher’ı oynayanlar bilir, birçok şekilde adam öldürebiliyorduk. Göze matkap sokma, testere ile boyun kesme ve bunun gibi yeterince iğrenç şeyler. Dominic, Punisher kadar olmasa da bazen oldukça cani olabiliyor. Bir düşmanınızı yaraladığınız zaman yere çömelirse ‘F’ tuşuna basıp onu acımasızca öldürebilirsiniz. Elinizde bir tabanca varsa, Dominic kurbanının kafasına sıkıyor, makineli tüfeğiniz varsa karakterimiz karşısındakinin ağzına onlarca mermi bırakıyor.
New York City
GTA 4, bu şehrin içinde yeni bir hayat sunmuştu bize. New York’un gerçek binaları, gerçek caddeleri, oyunda rastladığımız türden şeylerdi ve şehrin tasarımı çok iyiydi. Tasarımı iyi olan şehrin içi de boş değildi, kalabalık şehrin insanları kendi işlerine koşturuyor, telefonla konuşanı oluyor veya kahvesini yudumlayanlar göze çarpıyordu. Araç trafiği ise tıpkı gerçekteki gibi bazen canımızı sıkıyordu. Bu muhteşem şehrin yanında bir de The Godfather 2’nin New York’una bakıyorum da; şehirden ziyade bir kasaba denilebilir buraya.
Tamam, 50-60 yıl öncesinde nüfus az olabilir şehirde, trafik de şimdiki gibi olmaz ama biraz olsun özenerek yapılsaydı keşke. Her sokakta en az 4 tane aynı insana rastlıyoruz; aynı surat, aynı kıyafet, aynı vücut… 7 yıl öncesinin Mafia’sında bile böyle değildi. Ayrıca üç beş tane daha araba koysaydı yapımcılar sokaklara bu kadar boş kalmazdı. Güzel bir suç yapılanması hazırlamış olan yapımcıların şehre önem vermemesi, yeni mafya sistemimizin boş şehir içinde yok olmasına neden olmuş. GTA’nın şehrinden kötü olsa da Wheelman’e göre daha başarılı bir oyun The Godfather 2, en azından insanları ezebiliyorsunuz.
Farklı çeşitte insan sayısı az, trafikteki araç sayısı az ve şehirde bulunan insanların zekası oldukça düşük seviyede. Birinin aracına çarparsanız araçta bulunan kişinin verdiği tepkiyi anlamanız zor olabilir. Araçtan iniyor ve öylece duruyor, hatta bazen hiç tepki vermiyor arabasında bekliyor, bazen basıp gidiyor. Araba çalarken aracın sahibini tartaklama zahmetine girmiyor Dominic. Küfürlü bir şekilde arabadan çıkması için bağırıyor karşısındakine, sürücü de hemen çıkıyor arabadan. Polislerin de pek zeki oldukları söylenemez, polisler sizi kovalarken bir anda sağa veya sola döndüğünüzde bu hamlenizi görmüyorlar, görüş mesafeleri düşük anlaşılan. İşin ilginç yanı, bazen ne yaparsanız yapın peşinizden ayrılmıyorlar, dengesiz bir durum.
Şimdi de en büyük sürprizi sunuyorum sizlere; oyunun asıl yapay zekası. Düşmanlarınızın yetenekleri maalesef saymakla bitiyor. Aslında saymaya da gerek tek bir cümle sarf ediyorsunuz ve yapay zekayı tanımlamış oluyorsunuz. Rakip ailelerin adamları sadece saldırır, birbirlerinden bağımsız, konuşmadan, ortak hareket etmeksizin size saldırır. Başka da bir şey yapmazlar, eğer hemen önlerinde nesneler varsa siper alırlar ama 3-5 metre uzaklarında olan nesnelerin yanlarına gitmezler. Hepsi birer robot gibi programlandıkları şeye odaklanırlar. Bir de bu çok zeki arkadaşları öldürmeniz kolay değil. Ee, çok iyi saklanmıyorlar, ortak çalışmıyorlar, zeka seviyeleri malum, neden biz bunları rahat öldüremiyoruz? Her birinin derisinin altında 20cm kalınlığında zırh var da ondan. Düşmanınızın kafasına makinelinin mermilerini yağdırsanız da hemen ölmüyor, karnına bol bol kurşun doldursanız da hemen ölmüyor. Ama dürbünlü tüfek ve ‘magnum’ ile sıktığınız zaman bir kerede ölüyorlar. Siz de düşmanlarınız gibi ölümsüz sayılırsınız, birçok mermi size isabet etse de Dominic kolay kolay vermiyor canını. Zaten ‘dinlen iyileş’ sistemi bu oyunda da var, ölmeniz epey zor gözüküyor.
Geri: The Godfather 2 {İnceleme}
GTA Çakmasının Çakması
Şimdi oyunun grafiklerinden bahsedeceğim ama nereden başlayayım bilmiyorum. The Godfather 2’nin grafikleri şaka gibi, EA bile böyle bir rezilliğe imza atmaz diye düşünüyorum. Belki de bu bir şakadır, yapımcılar gerçek oyunu yakın bir zamanda piyasaya çıkarır. 5-6 yıl öncesinde hazırlanmış ve şimdi yayınlanmış gibi olmuş, oyun grafik konusunda. Gayet iğrenç kaplamalar, özenmeden hazırlanmış çevre modellemeleri, belli başlı kişiler dışında uğraşılmadan yapılmış karakterler, insanların hareketleri, oyunun bu konuda yerlerde sürünmesine neden olmuş.
Araç modellemeleri fena sayılmaz ancak sürüş sistemi bayağı kötü. Araçlar çok zor dönüyor, oyunun geçtiği zamana göre arabaların manevra kabiliyeti düşük olabilir ama bunu bu kadar abartmaya gerek yoktu. Hasar modellemeleri ise tam komedi. İsterseniz hızla gidip duvara çarpın, yada bir arabaya vurun, yada hızla bir rampadan uçun. Aracın alacağı hasarlar şu; ya ön tampon yerinden fırlar, ya arka tampon uçar, ya da araç çiziklerle dolar, başka ihtimal yok. Hele ki çizik olayı, oyunda en çok rastlayacağınız durum, yavaşça bir kaldırıma bile çıksanız, otomobiliniz bir anda çiziklerle süslenmiş olabilir.
Araba fazla hasar alırsa yanmaya başlıyor ve en sonunda patlıyor. Oyundaki yangın efektleri çok kötü, yapımcılar becerememiş. Ama patlama efektleri ve o esnada oluşan sarsıntılar gayet başarılı. Yakınınızda bir patlama olduğu zaman Dominic sarsılıyor ve yere düşüyor, etraf bulanıyor. Adamınız öldü sanmayın, patlamanın etkisiyle gelişen bir olay sadece, sonra ayağa kalkıyor kendisi. Sesler oyunun genelinde kötü olsa da patlamalarda iyi denilebilir. Çarpışmalarda ise berbat sesler çıkıyor, iki araç çarpıştığı zaman sanki bir sürü demir yığını yere düşmüş gibi oluyor. Ben bu hissi Saints Row 2’de de yaşamıştım. Müzikler ilk oyundaki kadar başarılı değil, araçlarda radyo bulunması hoş, eski tarz müzikler eşliğinde şehirde gezinebiliyorsunuz.
Peki ya Baba 3?
The Godfather 2 ilk oyuna göre birçok yenilik içeriyor, ama ilk oyunun ben de bıraktığı hayal kırıklığından öteye gidemedi. Adam toplayarak kendi ailenizi kurup, diğer mafyalarla mücadeleye girmek, mekanlara çökmek oldukça güzel bir özellik, bu konuda oyun kendinizi mafya gibi hissetmenizi sağlıyor olmalıydı. Ama ne yazık ki oyunun diğer kısımları buna engel olmuş. Araç sürüşünden tutun, grafiklerine kadar kalitesiz bir yapım. Bir süre eğlenmenizi sağlayabilir, vakit geçirebilecek birkaç şey var, ancak ben yıkıldıktan hemen sonra yok olan direkleri görünce oyundan pek zevk almıyorum. The Godfather 2’yi GTA ile değil Saints Row 2 ile kıyaslamak daha mantıklı bu yüzden. Eğer EA bu serinin üçüncü oyununu çıkarmayı planlıyorsa iki kez daha düşünmeli.
Şimdi oyunun grafiklerinden bahsedeceğim ama nereden başlayayım bilmiyorum. The Godfather 2’nin grafikleri şaka gibi, EA bile böyle bir rezilliğe imza atmaz diye düşünüyorum. Belki de bu bir şakadır, yapımcılar gerçek oyunu yakın bir zamanda piyasaya çıkarır. 5-6 yıl öncesinde hazırlanmış ve şimdi yayınlanmış gibi olmuş, oyun grafik konusunda. Gayet iğrenç kaplamalar, özenmeden hazırlanmış çevre modellemeleri, belli başlı kişiler dışında uğraşılmadan yapılmış karakterler, insanların hareketleri, oyunun bu konuda yerlerde sürünmesine neden olmuş.
Araç modellemeleri fena sayılmaz ancak sürüş sistemi bayağı kötü. Araçlar çok zor dönüyor, oyunun geçtiği zamana göre arabaların manevra kabiliyeti düşük olabilir ama bunu bu kadar abartmaya gerek yoktu. Hasar modellemeleri ise tam komedi. İsterseniz hızla gidip duvara çarpın, yada bir arabaya vurun, yada hızla bir rampadan uçun. Aracın alacağı hasarlar şu; ya ön tampon yerinden fırlar, ya arka tampon uçar, ya da araç çiziklerle dolar, başka ihtimal yok. Hele ki çizik olayı, oyunda en çok rastlayacağınız durum, yavaşça bir kaldırıma bile çıksanız, otomobiliniz bir anda çiziklerle süslenmiş olabilir.
Araba fazla hasar alırsa yanmaya başlıyor ve en sonunda patlıyor. Oyundaki yangın efektleri çok kötü, yapımcılar becerememiş. Ama patlama efektleri ve o esnada oluşan sarsıntılar gayet başarılı. Yakınınızda bir patlama olduğu zaman Dominic sarsılıyor ve yere düşüyor, etraf bulanıyor. Adamınız öldü sanmayın, patlamanın etkisiyle gelişen bir olay sadece, sonra ayağa kalkıyor kendisi. Sesler oyunun genelinde kötü olsa da patlamalarda iyi denilebilir. Çarpışmalarda ise berbat sesler çıkıyor, iki araç çarpıştığı zaman sanki bir sürü demir yığını yere düşmüş gibi oluyor. Ben bu hissi Saints Row 2’de de yaşamıştım. Müzikler ilk oyundaki kadar başarılı değil, araçlarda radyo bulunması hoş, eski tarz müzikler eşliğinde şehirde gezinebiliyorsunuz.
Peki ya Baba 3?
The Godfather 2 ilk oyuna göre birçok yenilik içeriyor, ama ilk oyunun ben de bıraktığı hayal kırıklığından öteye gidemedi. Adam toplayarak kendi ailenizi kurup, diğer mafyalarla mücadeleye girmek, mekanlara çökmek oldukça güzel bir özellik, bu konuda oyun kendinizi mafya gibi hissetmenizi sağlıyor olmalıydı. Ama ne yazık ki oyunun diğer kısımları buna engel olmuş. Araç sürüşünden tutun, grafiklerine kadar kalitesiz bir yapım. Bir süre eğlenmenizi sağlayabilir, vakit geçirebilecek birkaç şey var, ancak ben yıkıldıktan hemen sonra yok olan direkleri görünce oyundan pek zevk almıyorum. The Godfather 2’yi GTA ile değil Saints Row 2 ile kıyaslamak daha mantıklı bu yüzden. Eğer EA bu serinin üçüncü oyununu çıkarmayı planlıyorsa iki kez daha düşünmeli.
Sistem Gereksinimleri
* Ekran Kartı: Sapphire Radeon 4870 Toxic
* İşlemci: AMD Athlon64 X2 5200+
* Anakart: Sapphire 780G
* Bellek: Kingston 2GB DDR2-800
* Ekran Kartı: Sapphire Radeon 4870 Toxic
* İşlemci: AMD Athlon64 X2 5200+
* Anakart: Sapphire 780G
* Bellek: Kingston 2GB DDR2-800
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz