Call of Juarez 2 {İnceleme}
1 sayfadaki 1 sayfası
Call of Juarez 2 {İnceleme}
Pazar günleri sabah 10-11 gibi kalkıp TRT 1’de vahşi batı filmlerini
izlediniz mi hiç? Ya da küçükken Red Kit’in maceralarında ona eşlik
edenlerden miydiniz? Eğer bu soruların cevabı ‘evet’ ise, tam yerine
geldiniz. Cevap ‘hayır’ ise problem değil, kovboylarla at üstünde
koşturmak, vahşi batı havasını size de bulaştırır. FPS kıtlığını ve
‘Wild West’ hasretini en derinden yaşarken Techland imdadımıza koştu;
Call of Juarez: Bound in Blood…
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Kanunsuzlar
Outlaws’ı bilir misiniz? Vahşi batıyı sanal ortama sunan efsane bir
Lucas Arts yapımıdır, 1997 yılında çıkan. Marshall James Anderson
karakteri, kendine özgü grafikleri, harika senaryosu ve muhteşem
müzikleri ile çocukluğumun en güzel zamanını yaşattı bana. Onun gibi
bir oyun çıkmasını beklemek anlamsızdı, Outlaws gibi bir efsanenin yeri
doldurulmazdı kolay kolay. 2005 yılında çıkan GUN ‘First Person’
türünde olmamakla birlikte pek de başarılı bir yapım değildi. 2006’da
çıkan Call of Juarez piyasada benzerinin olmaması ve standartların
üstünde bir oyun olması sebebiyle oyun dünyasında adını duyurdu. Ama
vahşi batıyı tam anlamıyla yaşatacak bir oyun değildi. Techland bu işin
üstüne gitti ve yayıncı Ubisoft’la ortaklığını devam ettirip ikinci
oyunu sürdüler piyasa, CoJ: Bound in Blood adını tarihe yazdıracak
kadar büyük bir oyun değil ama kendimizi bir kovboy gibi hissetmemizi
sağlayacak bir eser.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Ana menünün dizaynını görünce Outlaws tarzı gözümün önüne geldi,
oldukça benzeşiyorlar çünkü. Yapımcılar oldukça renkli bir menü
tasarlamışlar, aksiyon ve şiddet içeren bir oyun için oldukça ilginç
bir seçim. Oyuna başladığımızda senaryonun sonlarından bir video
izliyoruz ve sonra en başa dönüyoruz. İki kardeş neden birbirlerine
girmiş biraz olsun anlıyoruz ama o duruma nasıl gelindiğini çözebilmek
için bölümleri bir bir geçmeliyiz. Sürekli olarak karşımıza çıkan ara
videolar ve bölüm aralarında William’ın resimler eşliğinde yaşanan
olayları anlatması, senaryoyu daha da çekici hale getirmiş.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İç savaşlarla başlayan maceramız, kanunsuz kovboyların
çatışmalarıyla devam ediyor. Call of Juarez 2’de tıpkı ilk oyundaki
gibi iki başrol var. Ray McCall’u ilk oyundan hatırlarsınız, ve yeni
karakterimiz ortanca kardeş Thomas McCall. Her bölümden önce birini
seçerek onu kontrol ediyoruz. Her ikisinin de ayrı yetenekleri ve
özellikleri var. Ray yakın mesafede etkili ve daha hızlı silah
kullanıyorken, Thomas uzun mesafede daha başarılı ve tüfekleri
kullanmakta usta. Ray yılların verdiği tecrübeyle soğukkanlı hareket
ederken, Thomas biraz sabırsız davranıyor. Ancak yaşlı Ray, kardeşi
gibi bir yerlere tırmanamıyor ve ona göre daha yavaş koşuyor.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İki kardeş arasındaki ilişki de oyuna çok iyi yansıtılmış. Genelde
emirleri veren ve kararları alan kişi ailenin büyüğü Ray. Oyunu
oynarken her ikisinin birbirlerine laf attığını duyabilirsiniz, mesela
Ray ‘ Çok iyi atıştı ufaklık, neredeyse benim kadar iyisin’ gibi alaycı
cümleler kurabiliyor. Thomas ‘ hadi biraz hızlan, yaşlandın mı yoksa!’
diyerek dalga geçebiliyor. O kadar kan arasında bu ikilinin atışması
yüzünü gülümsetiyor insanın.
Her ne kadar kontrol etmesek de oyunun bir diğer önemli karakteri,
en küçük kardeş William McCall. Ağabeyleri ne kadar silaha düşkün ise,
silahlardan o derecede nefret eden bir rahip William. Ara videolarda
sürekli olarak büyük kardeşlerine tavsiyelerde bulunuyor ve onları bu
sonu belli olmayan yoldan uzak tutmaya çalışıyor. Ancak bu genç adam
ağabeyleri tarafından pek de ciddiye alınmıyor.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İki karakteri kontrol edebiliyor olmamız, senaryoyu farklı açılardan
anlamamızı sağlıyor. Bir bölüm birini, diğer bölüm diğerini seçmeye de
zorlanmıyoruz, istersek biriyle bitirebiliriz oyunu bir iki bölüm
hariç. Ayrıca görevler kontrol eden kişiye değil, karakterlere
veriliyor. Yani Thomas’ı seçtiğimizde eğer at arabasını çalmamız
isteniyorsa, aynı bölümde Ray’i seçersek Thomas at arabasını çalarken
onu koruyoruz. Oyunun bu konuda esnek olması çok iyi olmuş.
Call of Juarez’in en sevdiğim yanlarından birisi de oyunu
istediğiniz zaman kaydedebiliyor olmanız. Zorlu bir yeri geçtikten
sonra hemen kayıt altına alabiliyorsunuz, ayrıca haritadaki kontrol
noktalarına gelince oyun kendini otomatik kaydediyor, otomatik kayıt
sistemi de sık sık yapıldığı için, sizin bununla pek uğraşmanız
gerekmeyecek. Her bölümden sonra, o bölümdeki başarı tablonuz
gösteriliyor. İsabet oranları, oynanılan süre, kazanılan ganimet ve
öldürülen düşman sayısı bu tabloda gözüküyor.
Ana görevlerim ve bölümlerle birlikte harita üzerinde yan görevlerde
mevcut. Bunlar vahşi batı doğasına uygun hazırlanmış. Duvarlarda olan
afişlerden ödüllere ve yapmamız gerekenlere göre istediğimizi
seçebiliyoruz. Bazen bir katil üzerine ödül konuluyor, bazen bir boğa
yakalamamız isteniyor, bazen şeriflere yardım ediyoruz. Görevler her
kasabada değişiyor, ücretlerde aynı şekilde.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Hızlı ol, Çok yaşa
Elimizde vahşi batı temalı bir oyun var, senaryonun başarılı olması
gerekli olan tek şey ellerinde silahlar olan kovboylar değil elbette.
Birkaç faktör daha var batıyı vahşileştiren. Öncelikle silah
çeşitliliğimiz olmalı, sadece altıpatlar ile yürümez bu iş. Call of
Juarez’de altıpatlar, klasik tüfek, ‘sniper’, ‘shotgun’, dinamit ve
bıçak gibi silahları kullanabiliyoruz. Ayrıca bu tür silahların yanında
kalabalık düşman gruplarının, çevrede bulunan top ve makineli tüfekler
ile mermi yağmurundan nasiplenmelerini sağlıyoruz.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Silah çeşitliliğinin yanında, bu çeşitliliğin gerçekçi olması da
önemli. Her bir silah farklı menzillere ve ayrı avantajlara sahip.
Altıpatlar, yani klasik kovboy silahımız, karakterimizi yavaşlatmıyor
ve yakın mesafede çok kullanışlı. ‘Shotgun’ uzaktaki hedeflere karşı
etkisizken yakında bulunanlara yaşama imkanı tanımıyor, ancak sadece
iki mermi alabildiğinden, sürekli mermi değiştirmekle meşgul ediyor
insanı. Tüfek ve ‘sniper’ uzun menzilde işimizi görüyor, bu tür
silahlar Thomas’ın favorisi. Tüfek haricinde diğer silahlarla belli bir
mesafeden sonra, hedeflerinizi vurmak çok zorlaşıyor.
Vahşi batı dediğimiz zaman akla gelen ilk kavramlardan biri de
atlardır. Kovboyların en iyi dostları, ne olursa olsun sahibini
sırtından indirmeyen sadık hayvanlar. Outlaws da zamanın şartlarından
dolayı ata binme olayı yoktu. Ama günümüzde böyle bir şeyin olmamasını
kabullenmek güç. At olsun, at arabası olsun, oyunda hepsini
kullanabiliyoruz. At sürüşünü pek iyi yapamamışlar, ata bindiğinizi pek
anlamıyorsunuz, ama yine de hiç olmamasından daha iyidir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Atlar, silahlar ve kovboylar… bunlar olur da çatışma ve kovalamaca
olmaz mı! Yapım bu noktada oldukça başarılı, bazen kasaba evlerinin
arka bahçelerinde, bazen sahipsiz tarlalarda, bazen güneşin yaktığı
uçsuz bucaksız çöllerde, tepelerde ve kanyonlarda, çatışıyoruz,
birilerini kovalıyoruz veya birilerinden kaçıyoruz. Aksiyon hiç
bitmiyor, sürekli olarak hareket halindeyiz ve her an ölme tehlikesiyle
karşı karşıyayız.
Oyunumuzun pek kolay olduğunu söyleyemeyeceğim, ‘Easy’ seviyesinde
oynamadım, o nasıldır bilemiyorum. Bir süre ateş altında kalırsak hemen
ölebiliyor kahramanlarımız, bu nedenle çevredeki nesneleri kullanarak
siper almalıyız. CoJ’un yapısı buna izin veriyor, yönettiğimiz
karakterlerle büyük cisimlerin arkasına saklanabiliyor ve saklandığımız
yerden ateş edebiliyoruz. Sağlık sistemi de buna uygun yapılmış, dinlen
ve iyileş. Böylesine aksiyon dolu bir oyunda çılgınlıklara yer yok,
gerçekçi olsa da biraz zor olmuş oyuncular için, dengeyi biraz daha iyi
kurabilirdi Techland.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
CoJ’un aksiyon bolluğundan bahsetmiştik, buna bir de zaman
yavaşlatmayı ekleyelim. Zaman yavaşlatma derken, klasik zaman
yavaşlatma değil bu, daha doğrusu zamanı durdurma gibi bir şey.
Wheelman’i oynayanlar bilirler, bir tuşa bastığımızda zaman oldukça
yavaşlıyor ve sadece hedef işaretini oynatabiliyorduk. Bu sayede
düşmanlarınızı rahatlıkla öldürebiliyorduk veya araçların lastiklerini
patlatabiliyorduk. Bu oyunda da bu sisteme benzer bir durum var. Ancak
Ray’i yönetirken kullandığımızda hedefleri belirleyip vururken,
Thomas’ta durum farklı. Onu kullanırken iki silahın hedef işaretini
düşmanların üstüne getirip kendimiz ateş ediyoruz. Oyunda bu
‘konsantrasyon modu’ olarak geçiyor, yanlış çevirmediysem tabi ‘Basic’
seviye İngilizcem ile.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Gelelim Call of Juarez’in ve vahşi batının en can alıcı kısmına;
düellolar. Evet, yanlış okumuyorsunuz, gayet de düello yazıyor işte.
Her bölümde karşımıza bir babayiğit çıkıyor, kimisi haklı olarak
çıkıyor, kimisi yüksek egolarından dolayı, kimisi ise sırf para için.
McCall kardeşler (William hariç) suçlu olsun masum olsun herkese
bulaştıkları için, düello yapmak isteyen de çok oluyor. Düello modunda,
kamera yönettiğimiz karakterin bel hizasında duruyor ve karşımızda
rakibimizi görebiliyoruz. ‘A’ ve ‘D’ tuşları ile sağa ve sola hareket
edebiliyor, rakibimizin de yer değiştirmesini sağlıyoruz. Fare ile de
silahı tutacak olan eli kontrol ediyoruz. Çan sesini duyduğumuz an
fareyi silahın olduğu yöne doğru hızla oynatarak, silahı kapıyor ve
hemen sonra ateş ediyoruz. Kimin kazanacağı sizin hızınıza bağlı, gerçi
Ray Thomas’a göre bu konuda biraz daha iyi gibi geldi bana ama neyse.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Vahşi Vahşi Batı
Bound in Blood görsel konuda da standartların üstünde kalacak bir
oyun olmuş. Techland oyunun grafiklerini hazırlarken Chrome Engine 4
ile iyi işler çıkarmış. Çevre detayları ve kaplamalar, ışıklandırmalar
ve gölge efektleri oldukça gerçekçi. Ara videolar çok başarılı değil,
birkaç hata var tasarımlarda ama kötü de değil. Fizik modellemeleri
oldukça iyi, hayvanların modellemeleri de dahil buna. Büyükbaş ve
küçükbaş hayvanlar ve atlar için uğraşılmış belli ki.
Çatışmalar esnasında oluşan efektler, görsel konuda en beğendiğim
kısım. Silahını ateşlediğinizde ondan çıkan duman, etrafınızda seken
mermilerin toz toprak kaldırması, patlamalarda oluşan sarsıntılar,
büyük patlamalar olunca etrafa parçaların saçılması ve etrafın duman
bulutu ile kaplanması, yapımcılar bunların hepsini düşünmüş ve sadece
düşünmekle kalmayıp çok da iyi hazırlamışlar. Yangın efektleri için
aynı şeyi söyleyemeyeceğim, yangın efektlerinin iyi olduğu oyun sayısı
oldukça az ve Call of Juarez onlardan biri değil.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Grafiklerin iyi olmasının yanında optimizasyonun da mükemmel olması,
oyuncuya sunulan en büyük hediyelerden biri. Oyunu oynarken, en karışık
ortamlara girdiğim de bile ‘fps’ değeri 40’ın altına düşmüyor idi.
Genel olarak 60-70 ‘fps’ oranıyla oynadım, aynı sistemle birkaç yıl
öncesinin oyunu SWAT 4’ü de aynı oranlarla oynadığımı düşünürseniz ne
demek istediğimi anlarsınız. Bazen ‘110’ ları gördü bu değer CoJ’da.
Çok akıcı oynayabildim oyunu, ara yüklemelerin de kısa olması ayrı bir
güzellik.
Grafiklerle birlikte sesler de özenle hazırlanmış. Özellikle
müzikleri beğeneceğinize eminim, duruma göre gelen müzikler oyun
zevkini arttırıyor. Çatışma veya kovalamaca esnasında hareketli
müzikler varken, sessiz sakin ortamlarda da ona göre müzikler var.
Silah seslerinin gerçekçiliği ve çevredeki sesler sizi tam anlamıyla
vahşi batı atmosferinde tutuyor.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Grafikler iyi, sesler iyi, senaryo iyi… ama yapay zeka olmadan bu
malzemeler bir bütün oluşturamıyor maalesef. Son zamanlarda bir çok
oyunda karşılaştık bu durumla, hep yapay zeka sırıtan taraf oluyordu.
Techland bunu da göz ardı etmemiş, düşmanlarınız yetenekli olmalarının
yanında bir de beyine sahipler. Kendilerine siper alabiliyor,
saklandıkları yerden ateş edebiliyorlar. Arkadan etrafınızı
çevirebiliyor ve yüksek bir yerde durup size oradan dinamit
atabiliyorlar. Bazen anlamsız yere üstünüze doğru koşuyorlar ama bu
hatayı da nazar değmesin diye koymuşlardır tahminimce.
İki ana karakter olduğu zaman, genelde tüm işi kontrol edilen taraf
yapardı. CoJ bunu da aşarak her iki kahramanı da ön plana çıkarabilmiş.
Siz Thomas kullansanız bile Ray yeteneğinden hiçbir şey kaybetmiyor ve
leblebi yer gibi düşmanlarını öldürmeye devam ediyor, tam tersi siz Ray
olsanız Thomas aynı şeyleri yapıyor. Bu hem oyunun gerçekçiliğini
arttırmış, hem de takım oyununu ön plana çıkarmış, bir kişi ‘Cüneyt
Arkın’lık yapacağına iki kişi ortak olup yapsın daha iyi.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Son
Multiplayer oynayabilme ve oyunun resmi sitesinden ekstra bölümler
indirebilme imkanı oyunun oynanma süresini arttıracaktır. Call of
Juarez: Bound in Blood birkaç hata ve eksiklik dışında oldukça başarılı
bir yapım olmuş. Optimizasyonun da iyi oluşu, birçok oyun severin
oynayabilmesi anlamına geliyor. İncelemeyi tamamen okuduysanız eğer
‘kesinlikle oynayın’ dememe gerek olmadığını anlarsınız. FPS türünde
böyle bir oyun, yılda kaç kez çıkıyor ki? Outlaws’ı hatırlayanlar ve
oynayanlar da şu cümleyi anlayacaklar; Ray ve Thomas burada, peki ya
‘Where are you Marshall?’…
Test Sistemi
Call of Juarez: Bound in Blood
Call of Juarez hem konusu hem de görselliğiyle nadir bulunan "west" oyunlardan biriydi. Henüz duyurulan Call of Juarez: Bound in Blood,
ilk oyunda geçen olayların öncesini konu alacak ve bu yaz PC,
Playstation 3 ve Xbox360 için piyasada olacak. Bu arada yayınlanan
videonun tamamen oyuniçi görüntülerle hazırlandığını belirtelim.
izlediniz mi hiç? Ya da küçükken Red Kit’in maceralarında ona eşlik
edenlerden miydiniz? Eğer bu soruların cevabı ‘evet’ ise, tam yerine
geldiniz. Cevap ‘hayır’ ise problem değil, kovboylarla at üstünde
koşturmak, vahşi batı havasını size de bulaştırır. FPS kıtlığını ve
‘Wild West’ hasretini en derinden yaşarken Techland imdadımıza koştu;
Call of Juarez: Bound in Blood…
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Kanunsuzlar
Outlaws’ı bilir misiniz? Vahşi batıyı sanal ortama sunan efsane bir
Lucas Arts yapımıdır, 1997 yılında çıkan. Marshall James Anderson
karakteri, kendine özgü grafikleri, harika senaryosu ve muhteşem
müzikleri ile çocukluğumun en güzel zamanını yaşattı bana. Onun gibi
bir oyun çıkmasını beklemek anlamsızdı, Outlaws gibi bir efsanenin yeri
doldurulmazdı kolay kolay. 2005 yılında çıkan GUN ‘First Person’
türünde olmamakla birlikte pek de başarılı bir yapım değildi. 2006’da
çıkan Call of Juarez piyasada benzerinin olmaması ve standartların
üstünde bir oyun olması sebebiyle oyun dünyasında adını duyurdu. Ama
vahşi batıyı tam anlamıyla yaşatacak bir oyun değildi. Techland bu işin
üstüne gitti ve yayıncı Ubisoft’la ortaklığını devam ettirip ikinci
oyunu sürdüler piyasa, CoJ: Bound in Blood adını tarihe yazdıracak
kadar büyük bir oyun değil ama kendimizi bir kovboy gibi hissetmemizi
sağlayacak bir eser.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Ana menünün dizaynını görünce Outlaws tarzı gözümün önüne geldi,
oldukça benzeşiyorlar çünkü. Yapımcılar oldukça renkli bir menü
tasarlamışlar, aksiyon ve şiddet içeren bir oyun için oldukça ilginç
bir seçim. Oyuna başladığımızda senaryonun sonlarından bir video
izliyoruz ve sonra en başa dönüyoruz. İki kardeş neden birbirlerine
girmiş biraz olsun anlıyoruz ama o duruma nasıl gelindiğini çözebilmek
için bölümleri bir bir geçmeliyiz. Sürekli olarak karşımıza çıkan ara
videolar ve bölüm aralarında William’ın resimler eşliğinde yaşanan
olayları anlatması, senaryoyu daha da çekici hale getirmiş.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İç savaşlarla başlayan maceramız, kanunsuz kovboyların
çatışmalarıyla devam ediyor. Call of Juarez 2’de tıpkı ilk oyundaki
gibi iki başrol var. Ray McCall’u ilk oyundan hatırlarsınız, ve yeni
karakterimiz ortanca kardeş Thomas McCall. Her bölümden önce birini
seçerek onu kontrol ediyoruz. Her ikisinin de ayrı yetenekleri ve
özellikleri var. Ray yakın mesafede etkili ve daha hızlı silah
kullanıyorken, Thomas uzun mesafede daha başarılı ve tüfekleri
kullanmakta usta. Ray yılların verdiği tecrübeyle soğukkanlı hareket
ederken, Thomas biraz sabırsız davranıyor. Ancak yaşlı Ray, kardeşi
gibi bir yerlere tırmanamıyor ve ona göre daha yavaş koşuyor.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İki kardeş arasındaki ilişki de oyuna çok iyi yansıtılmış. Genelde
emirleri veren ve kararları alan kişi ailenin büyüğü Ray. Oyunu
oynarken her ikisinin birbirlerine laf attığını duyabilirsiniz, mesela
Ray ‘ Çok iyi atıştı ufaklık, neredeyse benim kadar iyisin’ gibi alaycı
cümleler kurabiliyor. Thomas ‘ hadi biraz hızlan, yaşlandın mı yoksa!’
diyerek dalga geçebiliyor. O kadar kan arasında bu ikilinin atışması
yüzünü gülümsetiyor insanın.
Her ne kadar kontrol etmesek de oyunun bir diğer önemli karakteri,
en küçük kardeş William McCall. Ağabeyleri ne kadar silaha düşkün ise,
silahlardan o derecede nefret eden bir rahip William. Ara videolarda
sürekli olarak büyük kardeşlerine tavsiyelerde bulunuyor ve onları bu
sonu belli olmayan yoldan uzak tutmaya çalışıyor. Ancak bu genç adam
ağabeyleri tarafından pek de ciddiye alınmıyor.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
İki karakteri kontrol edebiliyor olmamız, senaryoyu farklı açılardan
anlamamızı sağlıyor. Bir bölüm birini, diğer bölüm diğerini seçmeye de
zorlanmıyoruz, istersek biriyle bitirebiliriz oyunu bir iki bölüm
hariç. Ayrıca görevler kontrol eden kişiye değil, karakterlere
veriliyor. Yani Thomas’ı seçtiğimizde eğer at arabasını çalmamız
isteniyorsa, aynı bölümde Ray’i seçersek Thomas at arabasını çalarken
onu koruyoruz. Oyunun bu konuda esnek olması çok iyi olmuş.
Call of Juarez’in en sevdiğim yanlarından birisi de oyunu
istediğiniz zaman kaydedebiliyor olmanız. Zorlu bir yeri geçtikten
sonra hemen kayıt altına alabiliyorsunuz, ayrıca haritadaki kontrol
noktalarına gelince oyun kendini otomatik kaydediyor, otomatik kayıt
sistemi de sık sık yapıldığı için, sizin bununla pek uğraşmanız
gerekmeyecek. Her bölümden sonra, o bölümdeki başarı tablonuz
gösteriliyor. İsabet oranları, oynanılan süre, kazanılan ganimet ve
öldürülen düşman sayısı bu tabloda gözüküyor.
Ana görevlerim ve bölümlerle birlikte harita üzerinde yan görevlerde
mevcut. Bunlar vahşi batı doğasına uygun hazırlanmış. Duvarlarda olan
afişlerden ödüllere ve yapmamız gerekenlere göre istediğimizi
seçebiliyoruz. Bazen bir katil üzerine ödül konuluyor, bazen bir boğa
yakalamamız isteniyor, bazen şeriflere yardım ediyoruz. Görevler her
kasabada değişiyor, ücretlerde aynı şekilde.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Hızlı ol, Çok yaşa
Elimizde vahşi batı temalı bir oyun var, senaryonun başarılı olması
gerekli olan tek şey ellerinde silahlar olan kovboylar değil elbette.
Birkaç faktör daha var batıyı vahşileştiren. Öncelikle silah
çeşitliliğimiz olmalı, sadece altıpatlar ile yürümez bu iş. Call of
Juarez’de altıpatlar, klasik tüfek, ‘sniper’, ‘shotgun’, dinamit ve
bıçak gibi silahları kullanabiliyoruz. Ayrıca bu tür silahların yanında
kalabalık düşman gruplarının, çevrede bulunan top ve makineli tüfekler
ile mermi yağmurundan nasiplenmelerini sağlıyoruz.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Silah çeşitliliğinin yanında, bu çeşitliliğin gerçekçi olması da
önemli. Her bir silah farklı menzillere ve ayrı avantajlara sahip.
Altıpatlar, yani klasik kovboy silahımız, karakterimizi yavaşlatmıyor
ve yakın mesafede çok kullanışlı. ‘Shotgun’ uzaktaki hedeflere karşı
etkisizken yakında bulunanlara yaşama imkanı tanımıyor, ancak sadece
iki mermi alabildiğinden, sürekli mermi değiştirmekle meşgul ediyor
insanı. Tüfek ve ‘sniper’ uzun menzilde işimizi görüyor, bu tür
silahlar Thomas’ın favorisi. Tüfek haricinde diğer silahlarla belli bir
mesafeden sonra, hedeflerinizi vurmak çok zorlaşıyor.
Vahşi batı dediğimiz zaman akla gelen ilk kavramlardan biri de
atlardır. Kovboyların en iyi dostları, ne olursa olsun sahibini
sırtından indirmeyen sadık hayvanlar. Outlaws da zamanın şartlarından
dolayı ata binme olayı yoktu. Ama günümüzde böyle bir şeyin olmamasını
kabullenmek güç. At olsun, at arabası olsun, oyunda hepsini
kullanabiliyoruz. At sürüşünü pek iyi yapamamışlar, ata bindiğinizi pek
anlamıyorsunuz, ama yine de hiç olmamasından daha iyidir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Atlar, silahlar ve kovboylar… bunlar olur da çatışma ve kovalamaca
olmaz mı! Yapım bu noktada oldukça başarılı, bazen kasaba evlerinin
arka bahçelerinde, bazen sahipsiz tarlalarda, bazen güneşin yaktığı
uçsuz bucaksız çöllerde, tepelerde ve kanyonlarda, çatışıyoruz,
birilerini kovalıyoruz veya birilerinden kaçıyoruz. Aksiyon hiç
bitmiyor, sürekli olarak hareket halindeyiz ve her an ölme tehlikesiyle
karşı karşıyayız.
Oyunumuzun pek kolay olduğunu söyleyemeyeceğim, ‘Easy’ seviyesinde
oynamadım, o nasıldır bilemiyorum. Bir süre ateş altında kalırsak hemen
ölebiliyor kahramanlarımız, bu nedenle çevredeki nesneleri kullanarak
siper almalıyız. CoJ’un yapısı buna izin veriyor, yönettiğimiz
karakterlerle büyük cisimlerin arkasına saklanabiliyor ve saklandığımız
yerden ateş edebiliyoruz. Sağlık sistemi de buna uygun yapılmış, dinlen
ve iyileş. Böylesine aksiyon dolu bir oyunda çılgınlıklara yer yok,
gerçekçi olsa da biraz zor olmuş oyuncular için, dengeyi biraz daha iyi
kurabilirdi Techland.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
CoJ’un aksiyon bolluğundan bahsetmiştik, buna bir de zaman
yavaşlatmayı ekleyelim. Zaman yavaşlatma derken, klasik zaman
yavaşlatma değil bu, daha doğrusu zamanı durdurma gibi bir şey.
Wheelman’i oynayanlar bilirler, bir tuşa bastığımızda zaman oldukça
yavaşlıyor ve sadece hedef işaretini oynatabiliyorduk. Bu sayede
düşmanlarınızı rahatlıkla öldürebiliyorduk veya araçların lastiklerini
patlatabiliyorduk. Bu oyunda da bu sisteme benzer bir durum var. Ancak
Ray’i yönetirken kullandığımızda hedefleri belirleyip vururken,
Thomas’ta durum farklı. Onu kullanırken iki silahın hedef işaretini
düşmanların üstüne getirip kendimiz ateş ediyoruz. Oyunda bu
‘konsantrasyon modu’ olarak geçiyor, yanlış çevirmediysem tabi ‘Basic’
seviye İngilizcem ile.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Gelelim Call of Juarez’in ve vahşi batının en can alıcı kısmına;
düellolar. Evet, yanlış okumuyorsunuz, gayet de düello yazıyor işte.
Her bölümde karşımıza bir babayiğit çıkıyor, kimisi haklı olarak
çıkıyor, kimisi yüksek egolarından dolayı, kimisi ise sırf para için.
McCall kardeşler (William hariç) suçlu olsun masum olsun herkese
bulaştıkları için, düello yapmak isteyen de çok oluyor. Düello modunda,
kamera yönettiğimiz karakterin bel hizasında duruyor ve karşımızda
rakibimizi görebiliyoruz. ‘A’ ve ‘D’ tuşları ile sağa ve sola hareket
edebiliyor, rakibimizin de yer değiştirmesini sağlıyoruz. Fare ile de
silahı tutacak olan eli kontrol ediyoruz. Çan sesini duyduğumuz an
fareyi silahın olduğu yöne doğru hızla oynatarak, silahı kapıyor ve
hemen sonra ateş ediyoruz. Kimin kazanacağı sizin hızınıza bağlı, gerçi
Ray Thomas’a göre bu konuda biraz daha iyi gibi geldi bana ama neyse.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Vahşi Vahşi Batı
Bound in Blood görsel konuda da standartların üstünde kalacak bir
oyun olmuş. Techland oyunun grafiklerini hazırlarken Chrome Engine 4
ile iyi işler çıkarmış. Çevre detayları ve kaplamalar, ışıklandırmalar
ve gölge efektleri oldukça gerçekçi. Ara videolar çok başarılı değil,
birkaç hata var tasarımlarda ama kötü de değil. Fizik modellemeleri
oldukça iyi, hayvanların modellemeleri de dahil buna. Büyükbaş ve
küçükbaş hayvanlar ve atlar için uğraşılmış belli ki.
Çatışmalar esnasında oluşan efektler, görsel konuda en beğendiğim
kısım. Silahını ateşlediğinizde ondan çıkan duman, etrafınızda seken
mermilerin toz toprak kaldırması, patlamalarda oluşan sarsıntılar,
büyük patlamalar olunca etrafa parçaların saçılması ve etrafın duman
bulutu ile kaplanması, yapımcılar bunların hepsini düşünmüş ve sadece
düşünmekle kalmayıp çok da iyi hazırlamışlar. Yangın efektleri için
aynı şeyi söyleyemeyeceğim, yangın efektlerinin iyi olduğu oyun sayısı
oldukça az ve Call of Juarez onlardan biri değil.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Grafiklerin iyi olmasının yanında optimizasyonun da mükemmel olması,
oyuncuya sunulan en büyük hediyelerden biri. Oyunu oynarken, en karışık
ortamlara girdiğim de bile ‘fps’ değeri 40’ın altına düşmüyor idi.
Genel olarak 60-70 ‘fps’ oranıyla oynadım, aynı sistemle birkaç yıl
öncesinin oyunu SWAT 4’ü de aynı oranlarla oynadığımı düşünürseniz ne
demek istediğimi anlarsınız. Bazen ‘110’ ları gördü bu değer CoJ’da.
Çok akıcı oynayabildim oyunu, ara yüklemelerin de kısa olması ayrı bir
güzellik.
Grafiklerle birlikte sesler de özenle hazırlanmış. Özellikle
müzikleri beğeneceğinize eminim, duruma göre gelen müzikler oyun
zevkini arttırıyor. Çatışma veya kovalamaca esnasında hareketli
müzikler varken, sessiz sakin ortamlarda da ona göre müzikler var.
Silah seslerinin gerçekçiliği ve çevredeki sesler sizi tam anlamıyla
vahşi batı atmosferinde tutuyor.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Grafikler iyi, sesler iyi, senaryo iyi… ama yapay zeka olmadan bu
malzemeler bir bütün oluşturamıyor maalesef. Son zamanlarda bir çok
oyunda karşılaştık bu durumla, hep yapay zeka sırıtan taraf oluyordu.
Techland bunu da göz ardı etmemiş, düşmanlarınız yetenekli olmalarının
yanında bir de beyine sahipler. Kendilerine siper alabiliyor,
saklandıkları yerden ateş edebiliyorlar. Arkadan etrafınızı
çevirebiliyor ve yüksek bir yerde durup size oradan dinamit
atabiliyorlar. Bazen anlamsız yere üstünüze doğru koşuyorlar ama bu
hatayı da nazar değmesin diye koymuşlardır tahminimce.
İki ana karakter olduğu zaman, genelde tüm işi kontrol edilen taraf
yapardı. CoJ bunu da aşarak her iki kahramanı da ön plana çıkarabilmiş.
Siz Thomas kullansanız bile Ray yeteneğinden hiçbir şey kaybetmiyor ve
leblebi yer gibi düşmanlarını öldürmeye devam ediyor, tam tersi siz Ray
olsanız Thomas aynı şeyleri yapıyor. Bu hem oyunun gerçekçiliğini
arttırmış, hem de takım oyununu ön plana çıkarmış, bir kişi ‘Cüneyt
Arkın’lık yapacağına iki kişi ortak olup yapsın daha iyi.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Son
Multiplayer oynayabilme ve oyunun resmi sitesinden ekstra bölümler
indirebilme imkanı oyunun oynanma süresini arttıracaktır. Call of
Juarez: Bound in Blood birkaç hata ve eksiklik dışında oldukça başarılı
bir yapım olmuş. Optimizasyonun da iyi oluşu, birçok oyun severin
oynayabilmesi anlamına geliyor. İncelemeyi tamamen okuduysanız eğer
‘kesinlikle oynayın’ dememe gerek olmadığını anlarsınız. FPS türünde
böyle bir oyun, yılda kaç kez çıkıyor ki? Outlaws’ı hatırlayanlar ve
oynayanlar da şu cümleyi anlayacaklar; Ray ve Thomas burada, peki ya
‘Where are you Marshall?’…
Test Sistemi
- Ekran Kartı: Sapphire Radeon 4870 Toxic
- İşlemci: AMD Athlon64 X2 5200+
- Anakart: Sapphire 780G
- Bellek: Kingston 2GB DDR2-800
Call of Juarez: Bound in Blood
Call of Juarez hem konusu hem de görselliğiyle nadir bulunan "west" oyunlardan biriydi. Henüz duyurulan Call of Juarez: Bound in Blood,
ilk oyunda geçen olayların öncesini konu alacak ve bu yaz PC,
Playstation 3 ve Xbox360 için piyasada olacak. Bu arada yayınlanan
videonun tamamen oyuniçi görüntülerle hazırlandığını belirtelim.
Similar topics
» Call of Duty
» Call of Duty: Black Ops'tan ilk rekor
» Call of Duty: Black Ops Analiz
» Call of Duty: World at War Trailer (HD)
» Call of Duty: United Offensive
» Call of Duty: Black Ops'tan ilk rekor
» Call of Duty: Black Ops Analiz
» Call of Duty: World at War Trailer (HD)
» Call of Duty: United Offensive
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz